34. Münih Türk Film Festivali, bu yıl ilk kez iki Münih sinemasında, dört gün boyunca
Türkiye’den güncel yapımlardan oluşan çok yönlü bir program sunuyor. Rio Filmpalast ve
Neues Rottmann Kino’da, gerçekleştirilecek gösterimlerde, on uzun metrajlı ve beş kısa
filmlerden oluşan, klasik dramalar, bilim kurgu filmleri, gerilim ve komediler, kadın
yönetmenlerin filmleri, kuir içerikli filmler ve kadın sorunları üzerine filmler beyaz perdeye
yansıtılacak. Türkiye’den çok sayıda sinemacı konuk olacak ve filmlerini bizzat sunacak.

Geleceğe Bir Bakış

Türk Film Günleri 30 Mart Perşembe günü saat 20:00’de Rio Filmpalast’ta sıradışı bilim
kurgu filmi BİR ZAMANLAR GELECEK: 2121 ile açılacak. Yönetmen Serpil Altın, dünya
çapında pek çok festivalde gösterilen ilk uzun metrajlı filminde, iklim krizi karşısında
toplumumuzun geleceğine dair bir bakış atıyor. Güncelliği çok yüksek olan küresel bir
konuyu bolca mizah ve güncel trendlere göndermelerle ele alıyor. Filmin ardından
yapılacak söyleşinin konukları yönetmen Serpil Altın, senarist Korhan Uğur ve başrol
oyuncusu Selen Öztürk olacak.

RainbowFriday

31 Mart Cuma günü #RainbowFriday üç kuir filmle kutlanacak: BU BEN DEĞİLİM
belgeseli, eşcinselliklerini ancak muhafazakâr ailelerinden sakladıkları paralel bir dünyada
yaşayabilen bireylerin sesine yer veriyor. Filmin konukları iki yönetmen Jeyan Kader
Gülşen ve Zekiye Kaçak.
Ödüllü drama ÇİLİNGİR SOFRASI, uzun bir aradan sonra tekrar bir araya gelen iki
arkadaşın hikâyesini anlatıyor. Birlikte rakı içilen bir akşamda, uzun süredir bastırılmış
duygular yavaş yavaş ortaya çıkar. Yönetmen ve senarist Ali Kemal Güven’e iki başrol
oyuncusu Ahmet Rıfat Şungar ve Barış Gönenen film sonrası söyleyişimize eşlik ediyorlar.
LCV (LÜTFEN CEVAP VERİNİZ) adlı komedi filminde, bir çiftin planlanan düğününden
kısa bir süre önce toplumsal cinsiyet rolleri ve heteronormatif ilişkiler sorgulanıyor. Film
ekibinin üyeleri konuk olacak.

RainbowFriday filmleri programı, 1 Nisan Cumartesi günü filmlerin yapımcılarının da

katılacağı bir panelde Türkiye sinemasında kuir görünürlüğü tartışmak için bir fırsat. İki
kadın arasındaki gizli öpüşmenin ilk kez bir Türk filminde gösterildiği 1962 yılından bu yana
çok şey değişti. Peki ya bugün Türk sinemasında LGBTIQ+ temalarının kabulü ne
durumda?

Gerilim, Gizem ve Korku
Özcan Alper’in ödüllü draması KARANLIK GECE, homofobi ve dışlanma üzerine. Filmin
kahramanı uzun bir aradan sonra köyüne geri döner. Orada, yıllar önce genç bir erkek iz
bırakmadan kaybolmuştur. Ancak suç ne kadar büyükse, sessizlik de o kadar inatçıdır,
özellikle de herkesin eli kana bulaşmışsa.

Suç teması KERR filminde de karşımıza çıkıyor. KERR, usta yönetmen Tayfun
Pirselimoğlu’nun Türk toplumunun şizofrenisinin bir benzetmesi olarak okunabilecek mistik
bir gerilim filmi. Filmin kahramanı bir cinayetin görgü tanığı olur, ancak garip bir şekilde
kimse ona inanmaz. Tuhaf olayların gelişimesiyle, gerçek ile kurgu arasındaki çizgi iyice
bulanıklaşır.
Yüreği gerilimi pek kaldıramanyanların izlemekte zorlanacağı Soner Caner’in korku-gerilim
filmi MUKAVEMET, bir anda kafasının atması sonucunda kanlı bir gecenin uçurumuna
sürüklenen kahramanın hikâyesidir.
(Üç film 01.04. Cumartesi günü gösterilecektir.)

Kısa Filmler
Kimsenin bulamadığı bir köy, beklenmedik sonuçları olan bir araba hırsızlığı, tuhaf bir üçlü
ilişki, küçük bir kızın kaçışları ve sonsuza dek veda. 2023 Türk Film Festivali her yıl olduğu
gibi bu yıl da genç Türk sinemacıların eserlerinden oluşan heyecan verici bir kısa film
programı sunuyor. Filmler çok çeşitli konuları bazen rahatsız edici, bazen de komik bir
şekilde, ancak her zaman son derece insani tarafıyla ele alıyor.
(02.04. Pazar, Saat 13.00).

Kadın Gözüyle
02.04. Pazar günkü programda kadınların bakış açısına yer verildi. Kadın yönetmenlerin
ataerkil yapıların oluşturduğu Türk toplumunda, kadınların durumunu ele alan üç filmi
gösterilecek.
Ceylan Özgün Özçelik’in deneysel belgeseli CADI ÜÇLEMESİ 15+, şiddet uygulayan
kocalarını öldüren kadınların motiflerine ve duygularına hassasiyetle yaklaşıyor.
Çiğdem Sezgin’in draması SUNA, maddi nedenlerle evlenmek zorunda kalan ancak
kaderine boyun eğmeyi reddeden bir kadının etkileyici bir portresini çiziyor.
Yönetmen Gizem Kızıl imzalı BANA KARANLIĞINI ANLAT’ta ise işler daha eğlenceli. Bir
kadın, kocasının ani ölümünün ardından mutsuz evliliğinden nihayet kurtulur. Ancak
merhum ve onun akrabalarıyla henüz hesaplaşmamıştır. Acaba cenaze yıkaması bunun
için doğru yer midir?

Tüm filmler orijinal dilinde İngilizce veya Almanca altyazılı olarak gösterilmektedir.
Salonlar: Rio Filmpalast ve Neues Rottmann Kino.
Organizatörler: SinemaTürk Filmzentrum e.V. ve Filmstadt München e.V.